Kırmızı

[masalcı]

İyi geceler arkadaşlar. Yeni bir tek bölümlük hikaye yazdım aslında,bu hikayeye kardeş bir hikaye yazmak istiyorum. “Kırmızı-Siyah” ikilemesi yapmak istiyorum ama bakalım. Umarım beğenirsiniz. Hikayede herhangi bir yaş sınırı yoktur.

KIRMIZI


“biliyorum ki ben,
ruhumdan akıp gelmek isteyen düşünceler
dışında,
hiçbir şeye sahip değilim.
biliyorum ki ben,
tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım
anlar dışında,
hiçbir şeye sahip değilim.” *




Üç Yıl Önce


Gri bulutlarla kaplı gökyüzünün altında uzanıyordu hırçın deniz. Kıyıya vuran dalgalar serinliği de getirirken sahildeki genç adam yavaşça gözlerini kapadı. Kapalı hava,kötü şeylerin habercisiydi sanki. Elleri cebinde, denize yüzünü dönmüş bu adam birinin geldiğini duyarken derin bir nefes aldı.
-Draco?
Duyduğu yumuşak sesle aldığı nefesi bırakırken yavaşça açtı deniz gibi gri-mavi gözlerini. Arkasına döndüğünde kırmızı elbisesinin içindeki kadınla göz göze geldi. Saçlarını ensesinde toplamıştı,gözlerindeki kahverengiler koyulaşmış gibiydi. Bakışlarını genç kadının boynuna çevirdiğinde madalyonun yerinde olmadığını gördü. Böylece onun kararını anlarken yine de ondan duymak için dikleştirdi başını. Hermione başını yana eğerken üzgün olduğu her halinden belli konuşmaya başladı:
-Üzgünüm,ben yapamayacağım.
Bu üç kelimenin ardından genç adama yaklaştı,onun elini tutarak açtıktan sonra avucunda tuttuğu şeyi bıraktı yavaşça. Başını kaldırarak genç adamın gözlerine bakarken yaşlarla dolu gözleriyle konuştu tekrar:
-Keşke başka şansımız olabilseydi...
Draco gözlerini kapatarak başını yavaşça salladı. Genç kadın elini uzatarak onun yüzüne son bir kez dokunmak istedi;fakat yapamadı. Gözyaşlarını tutmak daha da zorlaşırken cisimlendi hızlıca. Kıyıya vuran dalgalara inat dimdik duran adam onun gittiğini duyarken avucundaki madalyonu sıkıyordu.


Yıldızlarla dolu bir geceydi. Ay, gecenin önemine vurgu yaparcasına tüm ihtişamıyla yerini almıştı. Arkası koruyla çevrili malikane,kutlamaya ev sahipliği yapıyordu. Blaise Zabini’nin malikanesi denize on dakika uzaklıktaydı. Evin terasındaki manzara görenleri büyülüyordu. Deniz,ay ışıklarıyla büyülü bir masal diyarına benziyordu. Sessizce denizi izleyen ve yanından geçen bir garsondan içki kadehini alan genç adam,dikkat çekmeden ilerlemeye çalıştı. Ancak başarılı olamazken onu gören arkadaşı seslendi:
-Draco!
Adam yüzündeki memnuniyetsiz ifadeyi silmeyi çalışarak Blaise’e selam verdi:
-Merhaba,nasılsın?
-İyiyim dostum,asıl sen ne yapıyorsun? Uzun zamandır görmüyorum seni.
-Belki de onlara yardım etmeye çalışırken vakit bulamamışsındır.
Blaise onun sesindeki alayı görmezden gelerek yanıtladı:
-Savaş sonrası,Draco. Hepimiz düzeni sağlayabilmek için üstümüze düşeni yapmalıyız.
Genç adam konuşmayı daha fazla uzatmak istemezken başını salladı:
-Her neyse,seni görmek güzeldi,şimdi herhalde öbür konuklarınla ilgilenmelisin.Tekrar görüşürüz.
Blaise neşeyle yanıtladı:
-Tabii,bu gece uzun,değil mi?
“Ya,ne demezsin?”. Draco başını sallayarak ilerlerken artık her gecenin uzun olduğunu düşünüyordu. Belki de zaman da kendini kaybetmişti,onun gibi, ne yöne gideceğini bilmiyordu. Kendine kuytu bir köşe bularak içkisinden bir yudum alırken ilacını almış bir hasta gibi sakinleşti. Genç adam dalmış,aradan ne kadar geçtiğini anlamıyorken yanından gelen sesle irkildi:
-Tatlım,neden böyle karanlıklarda kaldın? Yakışıklı eşimle ortamda hava atamayacaksam niye evlendim ki seninle?
Siyah saçlarını neşeyle savurarak bir kahkaha atan Pansy’e bakarak kendini gülmeye zorladı Draco. O sırada kadının bakışlarının eline kaydığını fark ederken derin bir iç geçirdi. “Şimdi başlar.”. Pansy onun aklından geçenleri okurcasına konuştu:
-Merlin aşkına,Draco. İçkiyi biraz azaltman gerektiğini düşünmüyor musun?
“Hayır,çünkü onu bana geri getiriyor.” Genç adam kendini zorlayarak konuştu:
-Bugün büyük zaferin üçüncü yıldönümü Pansy,hepimiz eğlenmeyi hak etmiyor muyuz?
Genç kadının yeşil gözlerinde kuşkusu açıkça okunuyorken kollarını kavuşturarak yanıtladı:
-Keyfin bilir.
Sessizlik içinde birkaç dakika daha geçti, Draco tam ona haksızlık ettiğini fark edip onunla konuşacakken Pansy mırıldandı:
-Geldiler.
Draco onun işaret ettiği yere baktığında onları gördü. Bay ve Bayan Potter… Karışık siyah saçlarını düzeltmeye çalışmaktan artık vazgeçmiş,zümrüt yeşili gözleriyle etrafına bakan Harry Potter ve onun koluna girmiş, kırmızı elbisesi içinde, neşeyle bakan parlak kahverengi gözleriyle tanıdıklarına sıcak selamlar yollayan Hermione… Kırmızı ; gücün , heyecanın ,aşkın ,öfkenin,nefretin ve onun rengi, onun Hermione’sinin rengi… Aklından geçen cümlenin saçmalığına gülerek başını iki yana salladı genç adam. O hiçbir zaman kimsenin olmamıştı,kime ait görünmeyi seçtiyse onun olmuştu. Her zamanki dimdik karşısındaydı yine. Samimi,sıcak ama sınırlarını yine de belli eden,oydu,Hermione’ydi. Genç kadın sakince eşine dönerek bir şeyler söylerken Draco, Potter’ın başını salladığını gördü. Hermione ,genç adamın kolunu bırakırken Harry onun yanağına hızlı bir öpücük bıraktı. Potter,sağ tarafa ilerlerken genç kadın uzakta duran Ron’u görmüştü. Ona ilerleyecekken bir anda daha geride duran Draco’yu fark etti. Yavaşça başını eğerken genç adam kadehini yavaşça kaldırarak karşılık verdi. Hermione uzun eteklerini toplayarak merdivenden indiğinde ters yöne ilerledi. Draco arkasına dönerek sessizliğine gömülürken yanında duran kadın onun hiç değişmeyeceğini ima edercesine başını salladı.

Gökyüzünde parlayan yıldızları izleyen genç adam hiç bu kadar parlak bir gece görmediğini düşünüyordu. Bir an gözlerini kapatırken rüzgârın adeta okşarcasına yüzünde dans etmesine izin verdi. Öylece dururken yanına birinin geldiğinin farkına vardı ve açtı gözlerini. Önünde uzanan karanlığa ve ışıltılı denize baktı. İçinden şimdi hangi münasebetsizin onu rahatsız ettiğini düşünürken duyduğu yumuşak sesle yutkundu. Ona doğru döndüğünde yanılmadığını gördü,o söz konusu olduğunda yanılması imkansızdı zaten. Yanında duran Hermione’ydi. Genç kadın başını ona çevirmeden uzaklara bakarken konuştu:
-Güzel gece değil mi?
Bu cümlesinin ardından başını çevirerek genç adama baktı. Yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Draco elleri cebinde ona dakikalar boyunca cevap vermediğini fark ederken yanıtladı:
-Güzel,çok güzel.
Genç kadın saçlarını düzeltirken fısıltıdan farksız bir sesle sordu:
-İyi misin,Draco? Mutlu musun?
“Kimse beni senin kadar mutsuz etmedi,Hermione. Ama mutlu da edemedi.Yani,hayır mutlu değilim hem de hiç.”
Söylemek istediklerini yutarken,yutmak zorundayken konuştu:
-Mutluyum. Sen?
Başını yavaşça eğdi kadın:
-Ben de.
“Sahi mutlu musun? Şimdi uzanıp elini tutmak istesem bu seni daha mutlu etmez mi? Yoksa korkup gider misin,yıllar önce olduğu gibi?”
-Ben de öyle olduğunu düşünmüştüm zaten.
-Düşünmüş müydün?
-Ummuştum diyelim.
Draco kadının yavaşça güldüğünü görürken sordu:
-Bu seni şaşırttı mı?
Kadın kahverengi bakışlarını çevirirken yavaşça nefesini tuttu Draco. Kırmızı elbisesiyle gerçekten nefes kesiciydi Hermione.
-Ben senin mutsuz olmanı istemedim. Hermione,senin dediğin her şeyi kabullenmem bu yüzdendi.
-Biliyorum,bunun için minnettarım sana.
“Görüntün hala değişmemiş,hala güzelsin. Bir Gryfindor’sun. Güçlü,dimdik ve hala ayakta… Hiç değişmedin değil mi?”
Hermione sebepsizce elini boynuna götürürken mırıldandı:
-Müzik de çok güzel değil mi? Böyle gecelerde Ayışığı Sonatı’nı dinlemek daha bir güzel sanki.
“Konuyu değiştiriyorsun.”
-Kesinlikle.
“Senin gidişini izlerken kulağımda bu ezgi vardı biliyor musun? Sen öyle elimden kayıp giderken ve ben hiçbir şey yapamazken… Bir kayboluşu izlerken,o hüznü yaşarken duydum. Soğuk bir ekim sabahında sen arkanı dönmüş giderken ben öylece durdum ve bu dinledim. Sanki içimden yükseliyordu notalar. Sen giderken pek çok şeyi de beraberinde götürdün ve ben tek kelime edemedim. Bir daha asla geri gelmeyeceğini hatırlattı bana bu müzik. O zaman anladım anılarla vedalaşmalıydım.”
Hermione derin bir nefes aldı:
-Neyse,benim şimdi gitmem gerekiyor. Partiden de erken ayrılmamız gerekiyor zaten. Kendine iyi bak.
-Sen de Hermione. Seni görmek güzeldi.
Genç kadın gülümseyerek başını salladı ve dönerek yürümeye başladı. Genç adam da elleri cebinde dönerek onun gidişini izledi sessizce.
“Yapamadım,Hermione. Vedalaşamadım. Sana hiçbir zaman elveda diyemedim. Gitme,gitme ve kal lütfen. Yanımda kal.”
Draco yutkunurken başını yavaşça öne eğdi.



* Johann Wolfgang von Goethe

[bellatrix]

çok güzel bi hikaye.. draco nun böyle şeyler düşünmesi, hissetmesi çok garip geliyo bazen.. alışık olduğum droco ya uygun değil xD ama onu böyle görmek hoşuma gidiyo özellikle hermione ile bi çift olmalarını seviyorum.. her seferinde aynı şeyi söylüyorum ama yine söylemem gerek çok güzel yazıyosun.. anlatım şeklini, seçtiğin kelimeleri ve cümlelerini seviyorum (=

[masalcı]

çok güzel bi hikaye.. draco nun böyle şeyler düşünmesi, hissetmesi çok garip geliyo bazen.. alışık olduğum droco ya uygun değil xD ama onu böyle görmek hoşuma gidiyo özellikle hermione ile bi çift olmalarını seviyorum.. her seferinde aynı şeyi söylüyorum ama yine söylemem gerek çok güzel yazıyosun.. anlatım şeklini, seçtiğin kelimeleri ve cümlelerini seviyorum (=

Çok teşekkürler yorum için. Düşündüklerin çok normal,sonuçta kitapta bu konulara pek fazla girilmiyordu Canım çok sağol,yazdıkların moral verdi gerçekten,beğendirebiliyorsam ne mutlu.

[Epa]

Draco'nun onu unutamadığı bal gibi açık ama ya Hermione? O unuttu mu gerçekten? Bu sorunun cevabını gerçekten çok merak ediyorum ama tabiki de bir tahminim var. Unuttu. Harry'nin kolunda içeri girerken mutluluk saçıyordu. Eskiyi hatırlarken acı çekmiyordu. Gerçekten mutluydu. Tabi bu benim fikrim. Bana yansıttığın fikir bu.

Çok beğendim. pek bir şey söyleyemiyeceğim hikaye ile ilgili. Çünkü çok güzel bir anlatım tarzın var. Bayıldım diyebilirim. İnsanı hikayenin içine hapsediyor. Baştaki şiir çok hoştu. Bana eski anılarımı hatırlattı diyebilirim. Ellerine sağlık.

[masalcı]

Draco'nun onu unutamadığı bal gibi açık ama ya Hermione? O unuttu mu gerçekten? Bu sorunun cevabını gerçekten çok merak ediyorum ama tabiki de bir tahminim var. Unuttu. Harry'nin kolunda içeri girerken mutluluk saçıyordu. Eskiyi hatırlarken acı çekmiyordu. Gerçekten mutluydu. Tabi bu benim fikrim. Bana yansıttığın fikir bu.

Çok beğendim. pek bir şey söyleyemiyeceğim hikaye ile ilgili. Çünkü çok güzel bir anlatım tarzın var. Bayıldım diyebilirim. İnsanı hikayenin içine hapsediyor. Baştaki şiir çok hoştu. Bana eski anılarımı hatırlattı diyebilirim. Ellerine sağlık.

Hermione'nin açısından da yazmak istiyorum aslında. İsmi bile hazır;"Siyah". Umarım uygun bir zamanda yazabileceğim onu. Tahminin doğru çıkabilir,ama farklı şeyler de çıkabilir. Söz konusu bir kadın olduğunda çok çeşitli şeylerle karşılaşabiliriz çünkü. Anlatım tarzımı beğenmene ve kendini kaptırmana da sevindim. Bu güzel yorum için teşekkürler.

[OlasılıkSız]

gerçekten harikaydı anlatım tarzın çok güzel okurken dracoyu biraz daha sevdim hatta bu dracoya o kadar alıştım ki filmde ne yaparım bilemiyorum genelde one-shot larda hermione ve draco ya ayrılırlar ya biri ölür illa mutsuz olcm yani (: 'siyah'i çok merak ettim umarım hermione de unutamamıştır acı falan çekiyordur

[masalcı]

gerçekten harikaydı anlatım tarzın çok güzel okurken dracoyu biraz daha sevdim hatta bu dracoya o kadar alıştım ki filmde ne yaparım bilemiyorum genelde one-shot larda hermione ve draco ya ayrılırlar ya biri ölür illa mutsuz olcm yani (: 'siyah'i çok merak ettim umarım hermione de unutamamıştır acı falan çekiyordur

Teşekkürler yorumun için. Filmlere kaptırınca kendini sorun olmaz ya.Haklısın,hep hüzünlü oluyor one-shotlar. Siyah'ı ben de merak ediyorum,bakalım ne yazacağım

[artemis]

Herm devam edemeyeceğini söylediği zaman durumlar neydi?Yani ilişkinin bitmesinin sebebi neydi?Savaş zamanı mıydı?Yorulmuş muydu?Sevmiyor muydu?
Madalyonu Draco ne zaman vermişti?Ve nasıl vermişti? =)
Büyük zaferin üçüncü yılıymış.Ayrıldıkları zaman da üç yıl önceydi. Savaş bitti aşk bitti mi?
Pans Draco’nun -hala- Herm’i sevdiğini biliyor mu?
Bence Herm de hala seviyor.Harry’nin doğru kişi olduğuna inandığı için onunla evlendi bence.Aşık olduğu kişi Draco diye düşünüyorum ?
Goethe’nin sözü de çok güzelmiş.Güzel hikayene tat katmış.’Siyah’ ne zaman gelir?Yarım kalmış böyle..En yakın zamanda okumak istiyorum.Birbirlerini sevip de acı çektiklerini öğrenecekmişiz gibi geliyor.Olsun,sevmeleri bile yeter..=) Çoğu one-shot mutsuz bitiyor ama sen mutlu bitirmeye çalış,lütfen ? =)
Ellerine sağlık,sorularım bol oldu ama napalım =)

Not:Bu güzel fici başka yerde ve başka zamanda yayımladın mı?

[masalcı]

Herm devam edemeyeceğini söylediği zaman durumlar neydi?Yani ilişkinin bitmesinin sebebi neydi?Savaş zamanı mıydı?Yorulmuş muydu?Sevmiyor muydu?
Madalyonu Draco ne zaman vermişti?Ve nasıl vermişti? =)
Büyük zaferin üçüncü yılıymış.Ayrıldıkları zaman da üç yıl önceydi. Savaş bitti aşk bitti mi?
Pans Draco’nun -hala- Herm’i sevdiğini biliyor mu?
Bence Herm de hala seviyor.Harry’nin doğru kişi olduğuna inandığı için onunla evlendi bence.Aşık olduğu kişi Draco diye düşünüyorum ?
Goethe’nin sözü de çok güzelmiş.Güzel hikayene tat katmış.’Siyah’ ne zaman gelir?Yarım kalmış böyle..En yakın zamanda okumak istiyorum.Birbirlerini sevip de acı çektiklerini öğrenecekmişiz gibi geliyor.Olsun,sevmeleri bile yeter..=) Çoğu one-shot mutsuz bitiyor ama sen mutlu bitirmeye çalış,lütfen ? =)
Ellerine sağlık,sorularım bol oldu ama napalım =)

Not:Bu güzel fici başka yerde ve başka zamanda yayımladın mı?

Sorularının cevabını ancak sen hayal edebilirsin tatlım,anladın değil mi Hermione'nin sevip sevmediğini diğer ficte anlayacaksınız zaten. O ufak yazıyı beğenmene sevindim,zaten ben de çok sevmiştim. Siyah bu akşam da gelebilir bir hafta sonra da açıkçası hiçbir fikrim yok. Elimden geldiğince mutlu ve gerçek dünyaya yakın olmasına çalışacağım. Güzel yorumun için teşekkürler.

[masalcı]

Herm devam edemeyeceğini söylediği zaman durumlar neydi?Yani ilişkinin bitmesinin sebebi neydi?Savaş zamanı mıydı?Yorulmuş muydu?Sevmiyor muydu?
Madalyonu Draco ne zaman vermişti?Ve nasıl vermişti? =)
Büyük zaferin üçüncü yılıymış.Ayrıldıkları zaman da üç yıl önceydi. Savaş bitti aşk bitti mi?
Pans Draco’nun -hala- Herm’i sevdiğini biliyor mu?
Bence Herm de hala seviyor.Harry’nin doğru kişi olduğuna inandığı için onunla evlendi bence.Aşık olduğu kişi Draco diye düşünüyorum ?
Goethe’nin sözü de çok güzelmiş.Güzel hikayene tat katmış.’Siyah’ ne zaman gelir?Yarım kalmış böyle..En yakın zamanda okumak istiyorum.Birbirlerini sevip de acı çektiklerini öğrenecekmişiz gibi geliyor.Olsun,sevmeleri bile yeter..=) Çoğu one-shot mutsuz bitiyor ama sen mutlu bitirmeye çalış,lütfen ? =)
Ellerine sağlık,sorularım bol oldu ama napalım =)

Not:Bu güzel fici başka yerde ve başka zamanda yayımladın mı?

Sorularının cevabını ancak sen hayal edebilirsin tatlım,anladın değil mi Hermione'nin sevip sevmediğini diğer ficte anlayacaksınız zaten. O ufak yazıyı beğenmene sevindim,zaten ben de çok sevmiştim. Siyah bu akşam da gelebilir bir hafta sonra da açıkçası hiçbir fikrim yok. Elimden geldiğince mutlu ve gerçek dünyaya yakın olmasına çalışacağım. Güzel yorumun için teşekkürler.Ayrıca evet,başka bir yerde de yayınlamıştım,cafede.

[artemis]

Cevaplar benim hayal gücüme kaldıysa yandık =) Hermione seviyor bence =D Siyah en yakın zamanda gelmeli bence okumak ve yorum yapmak için sabırsızlanıyorum.Mutlu ve gerçek dünyadan uzak olmalı bence =D Çok yaklaştırma gerçek dünyaya =D
Tanıdık geliyor ama ben orada pek takılmıyorum orda okumuş olamam..