Bizim Hikayelerimiz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ayın Karanlık Yüzü

2 posters

Aşağa gitmek

Ayın Karanlık Yüzü Empty Ayın Karanlık Yüzü

Mesaj tarafından masalcı 4th Ağustos 2009, 02:21

İyi geceler millet. Yeni bir tek bölümlük hikaye yazdım ve yine karşınızdayım. Yalnız bu hikaye diğerlerinden biraz farklı olacak. Hikayem Harry ve Pansy’i içeriyor. Yaş sınırlaması yok ama şiddet olaylarını okumaktan hoşlanmayanlar olabilir. Yine de yaş sınırı koyacak kadar abartılı değil. Bir de bu tarzda yazmayı denemek istedim,umarım beğenirsiniz.



AYIN KARANLIK YÜZÜ



Her insan karanlık yüzünü kimseye göstermeyen ay gibidir.
Mark Twain





Ay ışığının aydınlattığı taş sokakta ilerleyen adam gözlüğünü düzeltti. Hızını kesmeden yoluna devam ediyordu. Arkasında dalgalanan pelerini de gece kadar siyahtı. Sokağın sonuna ulaştığında soldaki yapıya yöneldi. Kapıyı patlatarak açtı ve içeri girdi. Çevresine dikkat etmeden önündeki merdivenlere gitti ve alt kata indi.

Gri taşlarla döşenmiş kordiora indiğinde durarak duvarlarında meşaleler yanan uzun koridora baktı. Etrafta kimse yoktu. Genç adam böyle olmasını istemişti. Zaten karışık olan saçlarını bilinçsizce daha da karıştırdı. İçinin öfkeyle dolduğunu hissediyordu. Kendini rahatlatmaya çalışmadan cebine uzandı,asasını eline alacakken son anda vazgeçti. Her an patlayacakmış gibi hissederken koridorun sonundaki demir kapıya ulaştı. Sert bir şekilde kapıyı açarak içeri girdi. Karşısında duran genç kadını gördüğünde daha da gerildiğini fark etti.

Pansy Parkinson tutulduğu zindanın kapısının açılmasıyla başını kaldırdı. Geleni gördüğünde derin bir nefes aldı. Genç adam bir şey demeden ona bakmaya devam ederken Pansy onu inceledi. Harry'nin saçları her zamanki gibi dağınıktı,bu genç kadına onu Quidditch oynarken izlediği zamanları hatırlatmıştı. Gözleri parlıyordu ancak sevinç ya da mutlulukla değildi. Onu öfkeliyken gördüğü zamanları düşününce Harry'nin oldukça sinirli olduğunu anladı. Genç adamın yakışıklı yüzünde sert bir ifade vardı ve bu Pansy'i korkutuyordu. Yine de yaşananları düşününce başka bir şey beklemesinin aptallık olacağını hatırladı.

"Onu kimin öldürdüğünü öğrenemeyeceğimi mi düşündün,Parkinson?". Zehir gibi bir ses kulağına ulaşırken yutkundu genç kadın. Siyah gözlerini karşısındakilere dikerken oturduğu yerden doğruldu. Harry cebine uzanarak asasını eline aldı. Gözlerini ondan çekmeden asayı ona yöneltti. Sert bir hareketle genç kadının dizlerinin üzerine çökmesine neden olurken mırıldandı:"Ayakta durmana izin verdiğimi sanmıyorum." Pansy gözlerini kapatırken her an ağlayabileceğini fark etti. Buzlar Kraliçesi için alışılmadık bir durumdu ama gerçekti. Harry'nin bakışları,sözleri,duruşu bile onun için bir işkenceden farksızdı. Şu an tek isteği uzanarak onu öpmek ve her şeyi unutmaktı. Ancak bunu hayal etmek bile imkansızdı. Harry'nin buz gibi bakışlarındaki anlam bir an bile değişmezken asasıyla oynamaya devam etti. Pansy onun zihnine girmeyi aklına bile getirmezken cezasının henüz başlamamış olduğunu anlıyordu.


Asasını elinde çeviren genç adam doğrudan Pansy'e bakıyordu. Ne gözlerinde ne de düşüncelerinde merhamet ve acıma yoktu. Genç kadın ona nasıl acı çektirdiyse hepsini geri ödetecek hatta daha fazlasını yaşatacaktı. Her şey bittiğinde Pansy bu işe hiç bulaşmamış olmayı dileyecekti. Ama bu Harry'nin sorunu ya da suçu değildi. Genç kadın başına gelecekleri düşünmeliydi. Ona dokunmayı düşündüğü anda bunların olacağını tahmin etmeliydi. Genç adam kimseye karşı bu kadar zalim olacağını düşünemezdi. Ama hayat ona bu konuda seçme şansı tanımamıştı.

Harry,Hermione'nin öldürüldüğünü öğrendiği anı hatırladı. Her zaman yanında olan,geride kalan tek dostu da gitmişti. Ron gibi onu da bu savaşa kurban etmişti.Haber kendisine ulaştığı anda taşa döndüğünü anımsadı. O günden başlayarak içindeki acıma duygusu körelmeye başlamıştı. Genç adam merhametini gitgide kaybederken çevresindeki kimsenin yapabileceği bir şey olmamıştı.

Onu dizginleyebilecek herkes gitmişti. Bir zamanlar sevdiği,güvendiği,düşüncelerini ve hatta yatağını bile paylaştığı kadın ise ona ihanet etmişti. Kendisine en büyük darbeyi vurmuştu. Hermione'yi öldürmek... Voldemort Pansy'e bu emri verdiğinde Harry'i yok edeceğini düşünmüş ama yanılmıştı.

Genç adamın haberi aldığı odadan çıkmasıyla birlikte her şey değişmişti. Harry gücünü sonuna kadar kullanmaya başlamıştı. Öfkesi gücüyle birleştiğinde Yoldaşlık'ın önündeki engeller birer birer yok olmuştu.

Harry'nin önünde merhamet dilenenler onun için sesten başka şeyler değillerdi. Genç adamın düşünceleri netti. "Hayatta kal,ayakta kal;öldür ama merhamet etme." O andan sonra Karanlık Lord'u destekleyen herkes cezasını çekmeye başlayacaktı. Lord Voldemort ise en büyük korkusuyla yüzleşmek zorunda kalacaktı: "Ölümle"

Harry'nin düşündüklerini uygulaması çok kolay olmuştu. Geriye düşünecek kimsesi kalmamıştı Kızgınlığı,hayal kırıklığı ve umutsuzluğu birleştiğinde genç adam gücünün sınırlarını zorlamaya başlamıştı. Bu sınırı aşması ise zor olmadı. Artık önüne çıkacak herkesin sonu belliydi. Yine de genç adam en ağır sonu Lord Voldemort'tan sonra başka biri için ayırmıştı.

Pansy bir zamanlar saçlarını okşayan ellere baktığında sonunun hazırlandığını hissediyordu. Yaptıkları için pişmandı,hem de çok. Ama kendisine verilen emirleri yerine getirmek zorundaydı,hayatı buna bağlıydı. Bozulmaz Yemin'i ezip geçmeyi aklından bile geçiremezdi. "Seni benim ezip geçeceğimi düşünmeliydin." Genç kadın sarsılarak Harry'nin gözlerine baktı. Adamın dudakları alaycı bir gülüşle kıvrılıyordu. "Senin değersiz zihnine girmek benim için özel bir şey değil." Genç adam elini öne uzattı ve ardından avucunu kapattı. Pansy başının kalktığını fark etti. Harry gülümsüyordu. "Pekala." dedi ona yaklaşırken. Uzun ve soğuk parmaklar boynunda gezinirken ürperdi. "Sana hayat veren damarlar burada,Parkinson." Pansy gözlerini yumarken genç adam nefesini onun boynuna bırakarak geri çekildi. Genç kadın gözlerini açtığında Harry'nin asasını ona uzattığını gördü. "Çok güzel,sevgili Pans,çok güzel. Ne dersin başlayalım mı?"

Boynunda yaraların açıldığını duyumsarken dişlerini sıktı Pansy. Acı tüm bedeninde yayılırken haykırmamak için kendini zor tutuyordu. Dudaklarını ısırırken lanetin geri çekildiğini hissetti. Ancak bir anda beynine dolan seslerle sarsıldı. Acı dolu çığlıklar,haykırışlar kulaklarına doluyordu. Gözlerini zorlukla açtığında Harry'nin sert duruşunu bozmadığını gördü. Genç adam şimdi de zihniyle oynuyordu. Ailesinin ve yakın dostlarının dehşetli ölüm görüntüleri zihninde döner ve kulakları haykırışlarla dolarken dayanamayarak haykırdı ve ellerini kulaklarına bastırdı. Ancak simgelerin hiçbiri silinmiyordu. Zihinsel işkencesinin yanında fiziksel acı da başlarken elleriyle sert zemine bastırdı.

Harry asasıyla havada resim çiziyormuşçasına lanetler yaparken dikkatle Pansy'i izliyordu. Genç kadının acısı daha yeni başlamıştı ve Harry geçen her dakikada bunu arttırmaya kararlıydı. Gözlerinin önünde Hermione'nin silueti belirirken kendini zorlayarak devam etti. Dostunun yüzündeki hüzünlü ifadeye aldırmamaya çalışıyordu. Hiçbir şeyden etkilenmeyecekti. Pansy'nin şu anda çektikleri umrunda bile değildi. Aylar önce ona kendisini kurtarabilmesi için bir şans sunmuştu. O bunu seçmediyse yapılacak bir şey yoktu,Pansy ölmeyi binlerce kez dileyecekti.

Pansy karnına saplanan ağrıyla inlerken bakışlarını kendi üzerinde gezdirdi. Kıyafetleri parçalanmıştı ve görebildiği kadarıyla yaraları hiç de iyi durumda değildi. Beynindeki imgeler kaybolurken genç adamın "Crucio!" diye bağırdığını duydu. Bir mengeneye sıkıştırılmış gibi hissederken ciğerlerindeki havanın kaybolduğunu fark etti. Nefes almaya çalıştığında adeta yanarken haykırdı. Minik bıçaklar her yerini deliyor gibi geliyordu. Kararmış gözlerle ilerlemeye çalıştığında genç adam bir kez daha haykırdı.

"Crucio!" Harry bu lanetleri ilk öğrendiği zamanı hatırladı. Gerçekten istemeniz gerekir,denmişti. Harry büyük bir sinirle haykırırken öyle bir şey kaldıysa bunu tüm kalbiyle diliyordu.


Bir zamanlar güzelliğiyle kendisi dahil pek çok erkeğin başını döndüren genç kadın şimdi acınacak haldeydi. Harry onun hareket etmeye çalıştığını görürken tekrar bağırdı: "Crucio!"

Genç adam ne zamandır lanet yolladığının farkında değilken Pansy'nin dudaklarını oynattığını fark etti. Durarak genç kadının yanına gitti ve diz çökerek olabildiğince yaklaştı."Lütfen... Lütfen! Bana... Biraz merhamet et." Harry sinirle gülerek ellerini kadının başına uzattı. Gözlerini kapayarak yoğunlaştı ve birkaç dakika sonra genç kadının canlı cannlı yakılıyormuşçasına attığı çığlıklar kulağına ulaştı. Amacına ulaştığının farkında ayağa kalkarak Pansy'i Hermione'nin ölmeden önceki gururlu görüntüsü ve onun o zaman hissettiği acıya eş değer bir acıyla bırakarak yerine çekildi.

Pansy bu defa gözünün önünde Hermione'nin bedeni dururken kollarına ve yüzüne sağlanan acıyla haykırdı. Fiziksel acı bir yana,Granger'ı öyle görmek ve işleri nasıl böyle mahvettiğini hatırlamak kahrederken görüntü değişti ve genç kadın yanan bir fırının içine atıldığını fark etti. Gerçekten böyle bir şey yaşamışçasına acı duyar ve irkilerek titrerken Harry durdu.

Pansy bir dakika kadar soluklanırken yaralarının çok ağır olduğunu anladı. Genç adamın bir an önce Öldüren Laneti kullanarak işini bitirmesini beklerken hiçbir şey olmadı.

"Şimdi sana bir Öldüren Lanet yollamamı bekliyorsun değil mi?" Pansy cevap veremezken genç adam tonlaması ve soğukluğuyla bile can yakan bir sesle devam etti. "Üzgünüm,Pans. Maalesef istediğin olmayacak. Önünde yaklaşık 10 saatlik acı dolu bir süreç var. Şimdi çıkmadan kapını mühürleyeceğim ve bir daha bu odaya kimse giremeyecek,tabi sen de çıkamayacaksın. 10 saat sonunda nihayet öldüğünde ise tüm bedeninle birlikte bu bina da yanacak. Ama son saatlerini sessizlik içinde geçirmeni istemiyorum. Öldürdüğün herkes sana eşlik edecek. Bu da sana yaptığım bir jest." dedikten sonra eğilerek selam veren Harry Pansy'nin ona baktığını görürken güldü ve asasını sallayarak tüm halüsinasyonların yeniden başlamasına neden olurken zindandan çıktı. Kapıyı mühürledikten sonra arkasından gelen acı dolu çığlıkları ve gözyaşlarıyla örülmüş yalvarmaları göz ardı etti. Geldiği gibi pelerinini dalgalandırarak dönerken zindandaki Pansy başını taşlara vurarak her şeyin sona ermesi için yalvarıyordu.

masalcı
Admin

Mesaj Sayısı : 241
Kayıt tarihi : 25/08/08
Yaş : 33

http://bizimhikayelerimiz.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Ayın Karanlık Yüzü Empty Geri: Ayın Karanlık Yüzü

Mesaj tarafından derin_ 30th Eylül 2009, 03:27

huuu bu neydiii gayeeeet dark bir konu ve dark bir işleyişti affraid bir an pansin yerine ben acı çektm yahu pale harryi böyle sevmedm ama,ne olursa olsun o merhametini hiç kaybetmez ikinci karanlık lord gibi bişe olmuş çıkmış hani sevgiydi voldinin sonu?neyse ben yinede parry hikayelerini severim çok güzel olmuş. "10 saat sonra öldüğünde öldürdüklerinde sana eşlik edecek" işte burda tüylerim ürperdi Smile

derin_

Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 07/09/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Ayın Karanlık Yüzü Empty Geri: Ayın Karanlık Yüzü

Mesaj tarafından masalcı 6th Aralık 2009, 19:58

derin_ demiş ki:huuu bu neydiii gayeeeet dark bir konu ve dark bir işleyişti affraid bir an pansin yerine ben acı çektm yahu pale harryi böyle sevmedm ama,ne olursa olsun o merhametini hiç kaybetmez ikinci karanlık lord gibi bişe olmuş çıkmış hani sevgiydi voldinin sonu?neyse ben yinede parry hikayelerini severim çok güzel olmuş. "10 saat sonra öldüğünde öldürdüklerinde sana eşlik edecek" işte burda tüylerim ürperdi Smile
Pardon yorumunu yeni görüyorum,cevap almayıncca yapışın yakama arkadaşlar da uyanayım Smile Darktı evet,amacım lordumsu bir Harry yaşatmaktı,o açıdan kitap gerçekleğinden olabildiğince uzaklaştım. Yorumun için çok teşekkürler.

masalcı
Admin

Mesaj Sayısı : 241
Kayıt tarihi : 25/08/08
Yaş : 33

http://bizimhikayelerimiz.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz