Bizim Hikayelerimiz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Beşinci Bölüm

3 posters

Aşağa gitmek

Beşinci Bölüm Empty Beşinci Bölüm

Mesaj tarafından masalcı 6th Mart 2010, 01:48

İkinci resimdeki söz Goethe’ye aittir. Bu bölümde Kings Of Convenience- Know How dinleyin bence,özellikle 02:15’te giren yardımcı vokal beni bambaşka yerlere götürüyor,tavsiye ediyorum.



05


Beşinci Bölüm Avatar14c



Loş bir ışık gözüne ulaşırken genç adam yattığı yerden sağa döndü. Biraz sonra kalkacak ve yeni bir okul gününe başlayacaktı. Draco Malfoy iç çekerek gözlerini açtığında gördüğü tavan her sabahkinden farklı olurken kaşlarını çattı. Burası neresiydi? Delikanlı sarı saçlarını karıştırarak doğruldu ve karşısındaki koltukta oturan Hermione’ye baktı. O an neler olduğunu hatırlarken genç kızın da bakışlarını kendisine çevirdiğini gördü. Draco hayatında bu kadar garip bir durumda hiç bulunmamış,ne diyeceğini bilemezken mırıldandı:
-Burası İhtiyaç Odası mı?
Hermione onun hızından etkilenmiş ama bunu belli etmemeye sonuna kadar kararlı başını sallayarak onayladı. Genç adam bakışlarıyla adeta ona neler olduğunu sorarken genç kız kahverengi bukleleri rahat bir hareketle toplayarak oturduğu koltukta geriye yaslandı:
-Kendinden geçince ne yapacağımı bilemedim ve üçüncü koridorda bu odanın olduğu aklıma gelince seni buraya getirdim.
-Revir?
-Eh,açıklayamayacağın bazı şeyler olduğunu düşündüm.
-Yani benim iyiliğimi düşünmüş oldun.
Genç kız kaşlarını çattı:
-Daha çok sana yardım etmiş olmam gerçeğinden kaçtım diyelim.
Draco onun bu cevabı vermesini hiç beklemiyorken genç kızın cevabıyla arkasına yaslandı. Bir yandan da böyle bir zekanın bir bulanıkta olduğu gerçeğine üzülüyordu. Halbuki onun gibi biri işlerine yarayabilirdi,bunun aklına gelmesiyle bir an durdu. Hangi işlerine?

Hermione arkasına yaslanmış delikanlıyı izlerken onun bir şeyler düşündüğünü çok iyi anlıyordu,ancak Draco’nun gözlerinin bulutlanmasıyla bir an durdu. Aklına yine kötü bir şeyler gelmiş olmalıydı ki yüzü aniden beyazlayıverdi.

-İyi misin? Gene kötü gözüküyorsun.
Genç adam başını iki yana silkeledi. Hermione’ye dönerek konuştu:
-Her neyse. Bunu yapacağım hiç aklıma gelmezdi ama teşekkür ederim.
Hermione omuzlarını silkti:
-Senin yerinde kim olsa yardım ederdim.
Draco bundan adı gibi eminken ayaklandı:
-O zaman burada durmanın bir anlamı yok,çıkabiliriz.
Genç kız dönerek duvarlara bakarken iç geçirdi. Draco onun bu durumundan hiç hoşlanmazken sordu:
-Ne oldu?
-Ben kapı göremiyorum.
Draco kaşlarını çatarken çevreye baktı, Granger haklıydı.



Uykusuz geçirdiği gecenin etkilerini yeni yeni hisseden kadın yatağına uzandı. Sağ kolunu başının altına alırken yana dönerek biraz dinlenebilme umuduyla duvarı izlemeye başladı. Dersler varken bir şekilde kendini avutuyordu ama bu tatil gününde ne yapacağını gerçekten bilemiyordu. Vücudu ölesiyle yorgun olsa da beyni ona adeta meydan okuyordu.

Genç kadın gözlerini açtığında karşısında büyükannesini görürken gülümsemeye çalıştı. Doğrulmak istediğinde yorgun kolları ona isyan ederek titrerken Cecilia konuştu:
-Kendini zorlama,yavrum.
Aida ona cevap vermeden yanına yaklaşan kadının üzerine atıldı.
-Seni o kadar çok özledim ki.
Yaşlı kadın torunun kokusunu içine çekerken gözlerini kapadı. Birkaç saniye sonra kollarındaki genç kadın ağlamaya başlarken onu daha da sıkı sardı. Aida gözyaşlarına hakim olamazken geri çekildi:
-Özür dilerim. Aylar sonra görüştüğümüzde böyle karşılamak istemezdim seni.
Cecilia uzanarak onun gözyaşlarını silerken gülümsedi:
-Bu duygusallığın normal. Her kadın doğum yaptığında hormonlarının dengesi değişir,bunun olağan olduğunu sen de biliyorsun.
Genç kadın sırtını yastığa dayarken mırıldandı:
-Burada olmana ne kadar sevindim bilemezsin. Beni affettin mi?
Kadın torununkine eş ela gözlerini yere çevirirken kısık bir sesle konuştu:
-Affettim. Senden ayrı kalmaya daha ne kadar dayanabilirdim?
Aida sevinçle gülümsedi:
-İşte şimdi bana en büyük hediyelerden birini verdin. Yaşadığım tüm sıkıntılar bir anda uçup gitti sanki.
Cecilia uzanarak kadının sarı saçlarını okşarken sordu:
-O adam gitti,değil mi?
Aida’nın taze acısı gözlerine yansırken yanıtladı:
-Evet.
-Böylesi ikiniz için de iyi oldu. Onun gibi biriyle birlikte olmaya dayanamazdın,Aida. Vicdanın bunu kaldıramazdı.
Yaşlı kadın cevabın gelmemesine aldırmazken ayağa kalktı.
-Neyse. Daha fazla yorulma. Ben de bebeğe bakayım biraz.
Aida başını sallarken kadın onun kafasını dağıtabilmek için yürürken konuşuyordu:
-Daha isim bile vermemişsin, düşünmeye başlasan iyi olacak.
Torunu onu onaylarken gülümseyerek kapıyı kapadı. Dışarı çıktığı an yüzündeki maskeyi bırakırken sırtını kapıya yasladı. Genç kadının yaşamak zorunda kalacağı acıları çok iyi biliyordu ve bazı şeyleri gördüğü halde bunları sır olarak saklamak onun için çok zordu.Öngörü yeteneğine sahip olmanın en güç yönlerinden biri de buydu belki de. Canınız gibi sevdiğiniz insanın ne kadar acı çekeceğini bilseniz bile her zaman bunu açıklayamazdınız. Kaderin önüne geçmek bu kadar kolay değildi,bazı dengeler hiç değişmemeliydi.



-Neden böyle oldu ki?
Genç kız ellerini bilmediğini belirtircesine kaldırdı:
-İşimiz bitince kapı da kendiliğinden gelirdi zaten. İhtiyaç ortadan kalkınca odada da içindekileri uzaklaştırır.
Draco çattık dercesine iç çekti ve öfleyerek yatağa geri uzandı. Hermione kaşlarını çatarak onu izlerken mırıldandı:
-Ben de seninle buraya tıkılmaya bayılıyor değilim.
-Birbirimizden nefret ettiğimiz gerçeğini tartışmaya açmaya gerek yok şimdi.
-Ben senden nefret etmiyorum.
Draco kaşlarını kaldırdı:
-Etmiyor musun?
Genç kız çok basit bir şeyi ifade ediyormuşçasına omuz silkti:
-Tabi ki etmiyorum. Etmem için senin hakkında bir şeyler hissediyor olmam gerekir,oysa ben senin gibi birinin yaşadığı gerçeğini mümkün olduğunca göz ardı etmeye çalışıyorum.
-Neyse ki göz ardı ediyorsun,etmesen kim bilir neredeydik şimdi?
Hermione gözlerini devirerek arkasına yaslanırken duvarı izlemeye başladı. Draco Malfoy’la burada hapis kalmak onu zerre mutlu etmiyordu. Genç kız cumartesi gününü çok farklı şekillerde geçirebilirdi ama hayır o burada nefret ettiği- yanlış,görmezden geldiği- delikanlıyla aynı havayı solumak zorundaydı. İçinden Malfoy’u buraya getirmekle yanlış yaptığını düşündü. Onu revire götürmeliydi,böylece günü ziyan olmayacaktı. Üstelik onun neden o halde olduğunu da biliyor değildi. Hermione bu düşüncenin aklına gelmesiyle durdu. Gerçekten neden o haldeydi? Tamam,revire götürerek herkesin başına üşümesini istememişti ama bu durumun normal olmadığı kesindi, bir anda nasıl bunu nasıl akıl edemediğine şaştı. Ne sanıyordu ki? Malfoy ders çalışmaktan bitap düşecek değildi ya,bu işin altında kesin bir şey vardı ve aktörünü göz önüne aldığında Hermione bunun çok da iyi bir şey olmayacağını düşünebiliyordu. İşte şimdi yaptığına tam anlamıyla pişman olmuştu. Öbür türlü Dumbledore’un bir şekilde haberi olurdu ve durumu çözerdi. Genç kız şu anda başını duvarlara vurmak isterken sorunun dudaklarından dökülmesini engelleyemedi:
-Seni bulduğumda nereden geliyordun?


-Seni bulduğumda nereden geliyordun?
Genç adam soruyla gri bakışlarını izlemekte olduğu tavandan Granger’a çevirdi. Dimdik duran kızın gözleri merakının ateşiyle parlıyordu ve Draco onun aklından bin türlü şey geçtiğini anlayabiliyordu. Bunca zamandır gözü önünde olan Potter ve çetesini artık çok rahat okuyordu. Yutkunurken bu sorudan şimdiye kadar kaçabilmiş olmasına sevindi,aslında bu soruyu daha erken bekliyordu. Ancak, Granger da oldukça şaşkın olmalıydı ki şu anda soruyordu. Genç adam gözlerini kısarak ona baktı:
-Ne yaptığımı seninle paylaşmak zorunda değilim.
-İçimden bir ses bunun hayra alamet olmadığını söylüyor,belki de bu durumu Profesör Dumbledore’a bildirmeliyim.
Draco derin bir nefes alırken telaşlandığını belli etmemeye çalıştı. Granger bunu birine yetiştirdiği takdirde olanların bir şekilde ortaya çıkacağının farkındaydı. Üstelik Dumbledore… Delikanlı ondan nefret etse de adamın çok zeki olduğunu iyi biliyordu. Soğuk bir sesle yanıtladı:
-Gizli bir randevum vardı Granger ve romantik ilişkilerimin kimseyi ilgilendirdiğini sanmıyorum.


İlişki ve Draco Malfoy… Hermione’nin duyduklarını sindirebilmesi için kesinlikle zamana ihtiyacı vardı. Tamam, yakışıklıydı falan ama o kötü adamdı. Bir dağ gelinciği… Genç kız aklına gelen simgeyle gülmemek için kendini zor tutarken düşündü. Buluştuğu her kimse o kız kesinlikle bir aptal olmalıydı ya da canına susamış. Hermione onun biriyle ciddi anlamda ilgilenebileceğini kesinlikle düşünmüyordu. O ne yapsa kendi çıkarı için yapardı. Sormaktan gene geri duramadı:
-Bir randevu bu kadar hırpalıyor mu, Malfoy?
-Hoş olmayan haberler aldım Granger, tahmin edersin ki kontrolü elde tutmak hoşuma gider ve genel olarak kararları ben veriririm. Bir anda ilişkinin sonlanması hiç de hoşuma gitmedi.

Draco Malfoy söylediklerine inanamıyordu hem de bir bulanığa. Daha ne kadar alçalabilirdi ki? Ama kendini kurtarabilmek için yalan söylemeliydi. Üstelik böyle mağduru oynamasının lehine olacağının farkındaydı. Geri kalan Gryfindor tayfası gibi genç kız da muhtemelen “acı çeken zavallı aşık” için üzülürdü. Nitekim, Granger’ın yüz ifadesinin yumuşamasından doğru yolda olduğunu anlayan delikanlı kendinden nefret etse de sözünü tamamladı:
-Her neyse, bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.

Hermione başını sallayarak onu onaylarken iç çekti,genç adam gerçekten perişan gibiydi. “Vay be,onun da bir kalbi varmış.” diye geçirdi içinden. Oysa genç kız onda bir kalp yerine buz parçası olduğunu düşünüyordu. Öbür türlü onunla konuşunca nasıl bu kadar üşüyormuş gibi hissederdi ve genç adamın söylediği her söz nasıl bu kadar soğuk ve yaralayıcı olurdu. Bakışlarını genç adamdan çekerken yanıldığını kabullendi.

-Kapı!
Draco bakışlarını bir kez daha tavandan çekerken ayağa kalktı. Gerçekten kapı tam karşısında duruyordu, genç kızın da ayağa kalktığını ve kapıya yöneldiğini görürken seslendi:
-Granger,konuşulanlar burada kalırsa sevinirim.
Genç kız başını salladıktan sonra delikanlı birkaç dakika bekledi,daha sonra o da hızlı adımlarla ilerledi ve kapıyı açarak gözden kayboldu.


Beşinci Bölüm Avatar12



Saatler ilerlemiş ve akşam yemeği gelmişken öğrenciler birer ikişer toplanıyorlardı. Genç kız girişe geldiğinde karşısına gelen Harry ve Ron’u görürken gülümsedi:
-Antrenman nasıldı?
-İyiydi,seni daha önce görürüz demiştik ama ortalıklarda dolaşmayınca kütüphanede ders çalışmaya daldığını anladık.
Genç kız yanına gelerek kolunu omzuna atan Ron’a gülümserken içinden geçirdi: “Ne dersti ama!”


Draco Malfoy masaya gelerek yerine otururken arkadaşları onu selamladı. Delikanlı başını hafifçe eğdi,daha sonra kendisine bakmayarak tavır yapan Pansy’e döndü:
-Sorun ne, Pansy?
Genç kız onun ilgisizliği ve şimdiki soğuk tavrıyla çileden çıkarken sert bir cevap vermemek için kendini zor tuttu. Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalışırken birkaç saniye sonra ona döndü. Yeşil gözlerinde tehlikeli ışıklar yanarken sordu:
-Bütün gün neredeydin?
-Babamın yapmamı istediği bir şeyi yerine getirmekle meşguldüm,Pansy.
Pansy onun sesindeki sert tonlamayla söyleyeceklerini yutarak önüne döndü. Delikanlı onu aptal mı sanıyordu? Tamam yapması gereken şeyler olabilirdi ama en azından zahmet edip bunu ona da söyleyebilirdi. Böylece genç kız da bütün gün onu deli gibi merak etmezdi. Üstelik Draco onu merak etme sıkıntısına bile girmiyordu. Bunun aklına gelmesiyle genç kız bir anda üşüdüğünü hissetti. Sorun onun fiziksel olarak yanında olmaması değildi sorun delikanlının onun “yanında” olmamasıydı. Draco’nun her zaman yıkılması imkansız duvarları vardı. Onu aşabilmek mümkün değildi,delikanlının onunla iletişimi nazik bir soğukluktan başka bir şey değildi. Her zaman güçlü durmayı başaran genç kız şu an kendini ağlayabilecekmiş gibi hissediyordu. Derin bir nefes daha aldı,kendini asla rezil etmeyecekti hem de kendisini hiç önemsemeyen birinin yanında bunu yapmayacaktı. Bakışlarını kapıya çevirirken üçlünün içeri girdiğini fark etti. Weasley’nin kolu Granger’ın omzundaydı,yanlarında Potter her zamanki gibi bir şeyler konuşarak gülüyorlardı. O anda Pansy onlardan birinin yerinde olmak isteyebileceğini fark etti. Genç kız gerçek anlamda yalnızdı ve sahte olmayan bir gülümsemeye ciddi anlamda ihtiyacı vardı. İç çekerken kendini daha sert bakmaya zorladı ve onların yerlerine yerleşmelerini izledi, Potter ve Granger yan yana,Weasley de Potter’ın karşısına. Muhtemelen Granger’ın sahte ilişkilerle uğraşmak gibi bir derdi yoktu. Sıkıntısı ne olursa olsun her zaman yanında olacak,belki de onun için kendilerini feda edebilecek dostları vardı. İçinden yükselen öfkeyi fark etti,bir bulanık bunu hak etmiyordu. Öfkeli bakışlarını tekrar kapıya çevirdi ve kapıda bir kalabalık olduğunu fark ederken kaşlarını çattı,bu sırada Blaise de içeri girmişti. Pansy onu gördüğünde biraz rahatlarken en azından onun yanında olduğunu hatırladı. Genç adam kendisine karşına nazik ve içten gelen bir samimiyetle davranıyordu. Ona gülümserken genç adam yanlarına ulaşmıştı bile. Herkesi selamlayarak yerine çökerken hemen konuştu:
-Girişte bir hareketlenme var,yabancı birileri gelmiş.
Draco konuyla ilgilenmeyerek başını sallarken Pansy birden artan konuşmalarla tekrar kapıya baktı. Dumbledore’un sert bir ifadeyle Ravenclaw masasına ilerlediğini gördü.


Hermione yanında Ravenclaw’dan Emily’le dışarı çıkan profesörlerine baktıktan sonra kaşlarını çatarak arkadaşlarına döndü. Harry de onun gibi kaşlarını çatmış olanları izliyordu. O sırada yanlarına Ginny gelirken nefes nefese konuştu:
-Size kötü haberlerim var,çocuklar.
Genç kız yutkunarak ona bakarken diğeri kızıl saçlarını geriye atarak öne eğildi:
-Emily’nin annesi Hogsmeade’de ölü bulunmuş.
Hermione tüylerinin diken diken olduğunu hissederken elini ağzına götürdü. Bir yandan da içinden zavallı kız için üzülüyordu. Emily sadece ikinci sınıftaydı ve saygılı tavırlarıyla şimdiden genç kızın dikkatini çekmişti. Derin bir nefes alırken böyle bir kayıp için kızın çok küçük olduğunu düşündü,gerçi böyle bir kayıp için uygun yaşta olmak imkansızdı. Hermione arkadaşlarına baktığında Ron’un da mavi gözlerinin şaşkınlık ve hüzünle açıldığını gördü,Harry’e döndüğünde onun da kendi ailesini hatırladığını tahmin ederken genç adam yeşil gözleri yanarak sert bir sesle sordu:
-Kim yapmış?
-Tam olarak bilemiyorum ama Ölüm Yiyen grubuymuş galiba.
Genç adam bunu tahmin ediyordu ama duymak onu daha da öfkelendirmişti. Bakışlarını bilinçsizce Slytherin masasına çevirirken mırıldandı: “Adi herifler.” Hermione haberin salonda yayıldığını görürken bakışlarını Harry gibi Slytherin masasına çevirdi. Malfoy ve arkadaşları da yanlarına gelen birinden haberleri dinliyor gibiydiler. Genç kız o anda Malfoy’un sabahki gibi beyazladığını o uzaklıktan bile sezerken delikanlı ona baktı. Hermione onun yüz ifadesini okuyamazken genç adam yutkunarak önüne döndü. Genç kız o anda aklına gelen düşünceyle dondu. Bu ölümle Malfoy’un bir ilgisi olabilir miydi? Dikkatle delikanlıya baktığında sarışın adamın başını eğmiş ve peçetesini sıkmış olduğunu gördü. Hermione göğsünün ortasında büyüyen ateşle böyle bir şeyin mümkün olup olamayacağını düşündü. Malfoy bir cinayet işlemiş olabilir miydi? Bu kadar suçlu durması normal miydi? Genç kız nefes alamadığını fark ederken ayağa kalktı:
-Ben biraz hava alsam iyi olacak.
Arkadaşları da onun kadar şaşkın başlarını sallarken genç kız kapıya yöneldi.


Hermione üçüncü koridorda ileri geri yürürken bir cevap alabilmek umuduyla duvarlara bakıyordu. Keşke dile gelip konuşabilselerdi,onun bir katile yardım etmediğini söyleyebilselerdi. Genç kız çaresizlikle ilerlemeye devam ederken bir anda kolundan sağ taraftaki bölmeye çekildi. Haykıracakken bir el ağzını kapattı ve genç kız gizlenmiş oldukları heykelin ardında Draco Malfoy’la göz göze geldi.


Genç kız öfkeyle ağzındaki eli iterken Draco yutkundu. Hermione kaşlarını çatarak ona baktı:
-Bir katil misin?
-Yavaş ol!
-Sen bir katil misin? Sen bu musun,Malfoy?
Delikanlı aceleyle sağa sola baktı ve bir hareket olmadığını görürken yanıtladı:
-Onu ben öldürmedim.
Hermione sinirle gülerek kendi alnına vurdu:
- Bu kadar aptal olduğuma inanamıyorum.
-Sakin ol.
-Sakin mi olayım! Sen ne yaptığının farkında mısın,Malfoy? İnsanları öldüremezsin.
-Ben öldürmedim diyorum.
-Yani bugün o kadının öldürüldüğü yerde değildin?
-Değildim.
-Ah,yalan söylediğin o kadar bariz ki. Şimdiden bu kadar nasıl alçalabildin?
-Bak Granger,işler senin sandığın gibi değil.
-Ne işinden bahsediyorsun sen,bir insanın canını almak bu kadar kolay mı? Sizde kalp diye bir şey hiç mi yok?
-Şimdi vaktim yok,akşam göl kenarına gelebilir misin? Her şeyi açıklayacağım.
-Hiçbir şey açıklamana gerek yok, Malfoy. Ben doğrudan Dumbledore’a gidiyorum.
-Kendimi savunmama fırsat bile vermeden,haydi Granger. Şüpheler zaten üzerimizde olacak. Daha fazla zor durumda kalmak istemiyorum. Adalet duyguna ne oldu?
Genç kız sert bir sesle yanıtladı:
-Senin insanlığına ne oldu?
Hermione onu geride bırakarak hızla yanından ayrılırken genç adam gözlerini kapayarak arkasındaki duvara yaslandı. Bu durumdan nasıl kurtulacaktı?


Hava soğuktu,sert bir rüzgar esiyordu. Genç adam bu mevsimde esen rüzgarın hiç acıması olmadığını ve insanı fena çarpacağını biliyordu ama içinde yanan ateşi söndürmek için belki de böyle bir rüzgara ihtiyacı vardı. Uzaktaki ağaçlar arasında dolanan rüzgarın uğultulu sesi kulaklarına dolarken Draco başını karanlık gökyüzüne çevirdi. Birkaç tane yıldız son güçleriyle ışıldayarak biraz ışık sağlamaya çalışıyor gibilerdi. Havadaki melankoli ruhuna işlerken derin bir nefes aldı ve kalan son inanç kırıntılarıyla genç kızın gelmesini umut etti.

masalcı
Admin

Mesaj Sayısı : 241
Kayıt tarihi : 25/08/08
Yaş : 33

http://bizimhikayelerimiz.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Beşinci Bölüm Empty Geri: Beşinci Bölüm

Mesaj tarafından ss_angel 6th Mart 2010, 02:05

bölüm 5 :


off yaa bu draco nasıl pis işlere karışıyor yaa.sinirimi bozdu gece gece...
herm ne kadar iyi niyetle onua yardım etti.çok hoş bir davranıştı.aynı durumda draco olsa herm sürünerek ölürdü Sad adamında umru olmazdı.. ama kızımız merhametli.

pansy nasılda bizimkilere imrendi.gerçekten de slyterin de arkadaşlıklar sanıldığı gibi değil.hiç dost yok ben olsam bende imrenirim.draco da kıza karşı soğuk ve mesafeli.zaten pansy draco nun iç yüzünü göremez.bunu ancak herm ypabilir *gözü açık okuyucu*

harry için de endişeleniyorum.onu zorlu eğitimler ve görevler bekliyor.umarım yine gücüle altından kalkar.

birde şu prof. var. acaba çocuğu kimdi? baksana büyükanneside bi görücüymüş.iyice meraklandım.

arada ki resimlere bayıldım canım.çok güzeller.
ellerine sağlık...

ss_angel

Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 29/12/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Beşinci Bölüm Empty Geri: Beşinci Bölüm

Mesaj tarafından masalcı 6th Mart 2010, 02:17

ss_angel demiş ki:bölüm 5 :


off yaa bu draco nasıl pis işlere karışıyor yaa.sinirimi bozdu gece gece...
herm ne kadar iyi niyetle onua yardım etti.çok hoş bir davranıştı.aynı durumda draco olsa herm sürünerek ölürdü Sad adamında umru olmazdı.. ama kızımız merhametli.

pansy nasılda bizimkilere imrendi.gerçekten de slyterin de arkadaşlıklar sanıldığı gibi değil.hiç dost yok ben olsam bende imrenirim.draco da kıza karşı soğuk ve mesafeli.zaten pansy draco nun iç yüzünü göremez.bunu ancak herm ypabilir *gözü açık okuyucu*

harry için de endişeleniyorum.onu zorlu eğitimler ve görevler bekliyor.umarım yine gücüle altından kalkar.

birde şu prof. var. acaba çocuğu kimdi? baksana büyükanneside bi görücüymüş.iyice meraklandım.

arada ki resimlere bayıldım canım.çok güzeller.
ellerine sağlık...
Amacımızda kararlıyız

Draco bazen sinir bozucu oluyor ama yolunu bulacak,yani umarım =)
Haklısın hatta üstüne belki işkence falan da yapardı,karakter meselesi işte.

Dostluk önemli bir şey ve Pansy bence de imrenmekte sonuna kadar haklı. Gözü açık bir okuyucu olarak çözmüşsün,sadece Herm görüyor veye görecek

Altından kalkması için elimden geleni yapacağım =)

Aida hala merak konusu

Resimleri de beğenmene sevindim.

Eliiiif,çok teşekkür ederim yorumun içiiiin =)

masalcı
Admin

Mesaj Sayısı : 241
Kayıt tarihi : 25/08/08
Yaş : 33

http://bizimhikayelerimiz.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Beşinci Bölüm Empty Geri: Beşinci Bölüm

Mesaj tarafından bellatrix 13th Mart 2010, 02:56

aman tanrım ! ne bölümdü ama ya :O şimdi daha çok şeyi merak ediyorum Very Happy

hermione ve draco nun yaşadığı şey hoşuma gitti. hala inatlaşıyolar ama yine de güzel.
yeni öğretmenin çocuğu şuan nerde ve kim ?
beraber olduğu adam kimdi ve neden ilişkinin bitmesi gerekiyodu?
herm draconun yanına gidecekmi onu dinlemek gerçekleri öğrenmek için, draco ya bu şansı verecekmi ?

küçük kızın annesinin ölmesinede çok üzüldüm.

yeni bölümleri bekliyorum. yazdığın için teşekkürler (=

bellatrix

Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 07/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Beşinci Bölüm Empty Geri: Beşinci Bölüm

Mesaj tarafından masalcı 13th Mart 2010, 03:02

bellatrix demiş ki:aman tanrım ! ne bölümdü ama ya :O şimdi daha çok şeyi merak ediyorum Very Happy

hermione ve draco nun yaşadığı şey hoşuma gitti. hala inatlaşıyolar ama yine de güzel.
yeni öğretmenin çocuğu şuan nerde ve kim ?
beraber olduğu adam kimdi ve neden ilişkinin bitmesi gerekiyodu?
herm draconun yanına gidecekmi onu dinlemek gerçekleri öğrenmek için, draco ya bu şansı verecekmi ?

küçük kızın annesinin ölmesinede çok üzüldüm.

yeni bölümleri bekliyorum. yazdığın için teşekkürler (=
Heyecanlanman güzel. Merak da artıyo yalnız Very Happy

Ben de güzel bulmuştum.

Sorularına cevap veremiyorum ama Hermione gider muhtemelen. Diğer bölümlerde öğreneceksiniz olayları,çocuğun kim olduğu dışında.

Ben teşekkür ederim yorum için.

masalcı
Admin

Mesaj Sayısı : 241
Kayıt tarihi : 25/08/08
Yaş : 33

http://bizimhikayelerimiz.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz