Bizim Hikayelerimiz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Onuncu Bölüm

Aşağa gitmek

Onuncu Bölüm Empty Onuncu Bölüm

Mesaj tarafından masalcı 24th Haziran 2010, 00:07

10


Draco karşısında duran kızın ellerini saçlarına götürüp düzelttiğini görürken kendi elini o saçlara uzatmak için ani bir istek duydu. Ama bunun yerine başını hafifçe öne eğerek yumruğunu sıkarken mırıldandı:
-Özür dilerim.
Hermione kaşlarını çatarken dikkatle ona baktı,duyacağı şey bir özür müydü?
-Dünden beri bir özür dilemek için mi kıvranıyorsun?
Delikanlı onun sert ses tonuna şaşırırken başını kaldırdı:
-Sen ne dememi bekliyordun?
Genç kız bu soruyla durakladı. Ne demesini bekliyordu gerçekten? Her zaman sorulara cevapları olan kız bu defa söyleyecek bir şeyi olmadığını fark ederken iç çekerek konuştu:
-Bir şey demeni beklemiyorum ama ortada özür dilemeni gerektirecek bir şey yok. Bana zorla bir şey yaptırmış değilsin.
Draco kaşlarını kaldırdı:
-Ben dün gece senin aklını karıştırdığımı düşündüm.
-Aklımı mı karıştırdın? Ne için?
Genç kızın söylediği öfke dolu cümleler koridorda yankılanırken delikanlı başkalarının olup olmadığını görmek için şöyle bir etrafına bakındı. Daha sonra önüne dönerken devam etti:
-Bak,bu aralar kafamın karışık olduğunu sen de biliyorsun ve dün gece iyice bunalmıştım.
Hermione onun sözünü bitirmesini beklemeden atıldı:
-Ah Tanrım,açıklaman bu mu? “Yalnızlıktan korkuyordum, ben de seni öpmeye karar verdim.”
-Ben böyle bir şey söylemedim.
-Ama bu konuşma o yöne gidiyor.
-Merlin aşkına! Ne dememi bekliyorsun peki? Ne söylemeliyim, ben Draco Malfoy’um, sen de Hermione Granger’sın. Burada durmuş dün geceki öpücüğü konuşurken seni memnun etmek için hangi cümleleri kurmalıyım. Benim zaten yeterince derdim var.
Genç kız onun öfkeyle büyüyen gözlerine bakarken kısık bir sesle yanıtladı:
-Oh,ben… Ben gitmeliyim.
Hermione arkasına dönüp gidecekken delikanlının kolunu tutmasıyla olduğu yerde kaldı. Draco yavaşça onu kendi tarafına çevirirken mırıldandı:
-Bak,üzgünüm tamam mı? Sana böyle bağırmam hiç hoş olmadı farkındayım ama gerçekten ne diyebilirim ki? Sen de ne kadar garip bir durumun içinde olduğumuzun farkındasın.
Genç kız elinin ucuyla delikanlının parmaklarını kolundan çekerken derin bir nefes aldı:
-Biliyorum ama bir özrün bu durumu çözeceğini sanmıyorum. Söylesene Malfoy,tüm bunların anlamı ne?
Delikanlı ona bakarken Hermione ellerini kaldırarak devam etti:
-Geçen haftanın,dün gecenin,bu sabahın… Biz birbirimizle konuşmazdık bile,sadece tartışırdık. Ama bütün dengeyi bozduk,ben sana yardım ettim,sen bana hissettiklerini anlattın,şimdi sana yardımcı olmadan durabileceğimi mi sanıyorsun?
-Yaptıkların için gerçekten minnettarım ama bunu yapmak zorunda değilsin. Ben bile neler olduğunu bilmiyorken bana yardım edemezsin.
-Denemeden bilemeyiz.
-Sorun da bu, deneyemeyiz. Granger,ben bir anda “iyi” tarafa geçemem.
-Neden olmasın?
-Aileme sırtımı dönemem biliyorsun.
Hermione delikanlının yüzüne dikkatli baktıktan sonra omuzları hafifçe düşerek konuştu:
-Pekala Malfoy, durumunun zor olduğunu çok iyi biliyorum. Dün geceyi düşünmene de gerek yok,bir anlık bir çekimdi işte. Bizim yaşımızdakiler için çok da garip olmasa gerek. Şu an odaklanman gereken çok daha önemli bir konu var. Senin de artık kararını vermen ve tarafını belirlemen lazım. Yoldaşlık’la ilgili bilgi almak istediğinde ben sana yardımcı olabilirim. Şimdi sana iyi akşamlar.
Draco nefes almadan konuşan Hermione’nin sözünü bitirişini ve sonra arkasına dönerek Salon’a girişini izlerken bir an durdu. Neden bilmiyordu ama içinde bir yerlerde hayal kırıklığı duyuyordu.



Hermione Gryfindor masasına ilerlediğinde elindeki kitabı sertçe bıraktı. Çıkan sesle başını tabağından kaldıran Ron genç kızın yüzünden düşenin bin parça olduğunu görürken Harry’e baktı. Delikanlı yeşil gözlerinde merak okunurken Ron’a bir şey bilmediğini ima edercesine başını iki yana salladı. Diğeri genç kızın gazabından korunmak için bir şey demeden sessizce yemeğine devam ederken Hermione aksi bir sesle konuştu:
-Akşam kütüphanede çalışıyoruz.
Ron başını kaldırarak uçmak için antrenman yapması gerektiğini söylerken Hermione gözleriyle ateşler saçarak ona döndü:
-Çalışacak mıyız diye soru sormadım,Ronald. Çalışacağımız söyledim.
Ron karşılık verecekken Harry ona bakıp yeşil gözlerini kocaman açarak başını tek bir kelime daha etmemesi için iki yana salladı,delikanlı onun uyarısını görünce itirazı dudaklarında kaybolurken başını yeniden tabağına eğdi,bu akşam gerçekten uzun olacaktı.



Draco içeri girmesini söyleyen sesi duyduktan sonra kapıyı açarken temkinli bir şekilde içeri adım attı. Severus Snape’in odasının tanıdık havası etrafını sararken koltukta oturmuş kendisini bekleyen adama baktı. Severus elini uzatarak ona koltuğu gösterdi:
-Otur Draco,
Delikanlı bir şey demeden doğruca onun karşısına otururken konuştu:
-Beni çağırmışsınız Profesör.
Severus gözleri kısılırken mırıldandı:
-Resmiyeti odanın dışında bırakmanı tercih ederim.
Draco başını sallarken adam devam etti:
-Durumunu Profesör Dumbledore’la konuştum.
-Ama…
-Endişeni anlıyorum, Draco ama seni tehlikeye atmayacağımı ve çözüm için ona danışmam gerektiğini bilmelisin.
Delikanlı otoriter sese itiraz edemeyeceğini çok iyi biliyorken dikkatle ona baktı. Severus devam etti:
-Durumun oldukça nazik ve kesin bir çözümü hemen bulmamız imkansız ama yine de bazı kararlar almak çok da zor olmadı. Senden isteyeceğim birkaç şey var Draco , sana güvenebileceğimi biliyorum.
Draco tekrar başını sallarken Severus konuştu:
-Gryfindor’a ve özellikle Potter’a karşı saldırgan tavrını bırakmanı tavsiye ediyorum Draco. Çok ince bir çizginin üzerinde yürümelisin ve okulun içinde tepki çekerek bunu başaramazsın.
Delikanlı yutkunarak karşısındaki sert yüz hatlarına bakarken içinden bir ses çok zor işlerin onu beklediğini söylüyordu.







Harry üç saatlik çalışmanın sonunda kitabını kapatırken esneyerek geriye yaslandı. Hermione de kapağın sesiyle bakışlarını ona çevirirken delikanlı gözlerini ovarak konuştu:
-Benden bu kadar Hermione.
Genç kız da hafifçe gerinerek geriye yaslanırken dikkatle onu süzdü:
-Bu saatten sonra çalışmamak için her şeyi yaparsın değil mi?
Delikanlı hararetle başını salladı:
-Snape’i bile öpebilirim.
Hermione bir kahkaha atarken daha sonra sesini azaltarak öne eğildi:
-Rahat ol Harry, hiçbir zaman böyle bir fantezim olmadı.
Harry sandalyeden kalkarken mırıldandı:
-Eh eğer istersen haberim olsun.
Hermione bir kez daha gülerken genç adam bu akşamın sonunda onu güldürebilmiş olmanın rahatlığıyla yanına giderek saçlarına hafif bir öpücük bıraktı. Daha sonra masadaki kitapları alarak genç kıza baktı. Hermione onun bakışlarındaki soruyu görürken mırıldandı:
-Çok az işim kaldı,Harry.
-Bir gün ders çalışırken kalbin duracak Hermione ,bu konular hakkında bu kadar heyecan yapman hiç doğru değil.
-Çok komik bayım, bu gidişle siz de bana bu “heyecanlı” aktivitede yardımcı olmaya devam edeceksiniz.
Genç adamın gözleri korkuyla açılırken Hermione başıyla Ron’u işaret etti. Harry bir saat kadar önce pes ederek uyuklamaya başlayan delikanlının görüntüsüne gülümserken omzuna dokundu. Delikanlı anlamsızca bir şeyler mırıldanarak başını yan tarafa çevirirken Harry onu bir kez daha sertçe dürttü. Ron sıçrayarak kalktı ve tam açamadığı gözlerini kısarken defne yaprağı diyerek mırıldandı. Hermione çalışmaya başladıkları iksir tarifinin ana malzemesini söyleyen delikanlıya bakarak gözlerini devirdi:
-Defne yaprağı çok gerilerde kaldı, Ron.
Harry sırıtarak Ron’un sandalyesini çekti:
-Yukarı çıkıyoruz Ron.
Delikanlının mavi gözleri o an ışıl ışıl olurken biraz ayılarak genç kıza döndü:
-Gerçekten gidebilir miyiz?
Hermione onun ses tonuna gülümserken başını eğdi:
-Evet.
Ron daha sonra Harry’e bakarken delikanlı gülümseyerek uyku sersemi arkadaşının ayağa kalkmasına yardımcı oldu. Daha sonra Hermione’ye dönerek göz kırparken Ron’un kitaplarını da aldı. İkisi de çıkışa ilerlerken Ron bir anda geri dönerek Hermione’ye konuştu:
-Defne yaprağı asla gerilerde kalmaz, Hermione.
Hermione gözlerini devirerek başını iki yana sallarken bakmıyor olsa da Harry’nin sırıttığını hissedebiliyordu.



Draco Malfoy kütüphanenin kapısına geldiğinde bir an durdu. Başını çevirerek girişe bakarken etrafta kimsenin olmadığını gördü. Daha sonra içeri girerken dosdoğru arka tarafa ilerledi. Çalışma masalarını görürken kütüphanenin de pek kalabalık olmamasından gayet memnun bir kez daha durdu. Beklediği gibi Granger köşedeki masadaydı, delikanlı onun uzun çalışma saatleri boyunca kütüphanede olmaktan garip bir şekilde huzur duyduğunu çok iyi biliyorken genç kızı izledi. Dikkatle okuduğu kitabın bir sayfasını her an çevirmeye hazır dururken gözlerini hafifçe kısmış belli ki bir satırı arıyordu. Sayfada gezinen bakışları sonunda belli bir noktada dururken Draco onun dudaklarının hafif bir tebessümle kıvrıldığını gördü. Genç kız kalemine uzanarak bir kağıda not alırken delikanlı daha sonra onun keyifle arkasına yaslandığını fark etti. Kendisini ne zaman göreceğini merak etmeye başlarken birkaç saniye geçmemişti ki genç kız bakışlarını onun tarafına çevirdi. Onun gülümsemesinin yüzünde donduğunu fark ederken delikanlı masaya ilerledi. Doğruca kızın yanına geçerek sandalyesini ona çevirirken Hermione fısıldayarak sordu:
-Ne yaptığını sanıyorsun?
Draco büyük bir rahatlıkla yanıtladı:
-Seninle konuşuyorum.
Hermione gözlerini kısarak ona baktı:
-Etrafımızda başkaları varken mi?
Delikanlı başını geriye çevirerek soğuk bir ifadeyle dolu olan üç masaya bakarak genç kıza döndü:
-Çok da kalabalık değilmiş, hem gerçeklere uyanma vaktinin geldiğini söyleyen sendin.
Hermione derin bir nefes verirken sordu:
-Ne istiyorsun?
-Söylediğim gibi konuşmak. Bu akşamki konuşmada kendimi tam ifade edemediğimi düşünüyorum.
-Ne yazık ki senin ne düşündüğünü önemsemiyorum.
Genç kız kitabını almak için öne uzanırken Draco uzanarak elini tuttu, Hermione gözleri büyüyerek ona bakarken yüksek sesle konuştu:
-Elimi bırak!
Bu tepkisi Madam Pince tarafından gürültülü bir öksürük ve uyarı dolu bakışlarla karşılanırken Draco dikkatle ona baktı:
-Gerçekten önemsemiyor musun, Hermione?
Daha sonra elini bırakarak geriye yaslanırken genç kız başını eğerek eline baktı. Malfoy az önce ona adıyla mı hitap etmişti?
-Bana neden Hermione diyorsun?
-Adının bu olduğunu sanıyordum.
Genç kız başını yukarı kaldırarak yardım çağrısında bulunur ancak tabi ki karşılık bulamazken gözlerini yumdu. Kendi kendini sakinleşmeye zorlarken bir saniye sonra gözlerini açarak delikanlıya döndü:
-Pekala “Draco” , ne istiyorsun?
-Üçüncü defa aynı soruyorsun ve benim cevabım da değişmeyecek.
Hermione çileden çıkmaya çok yakın olabildiğince sakin bir sesle konuştu:
-Ne hakkında konuşmak istiyorsun?
-Geçen hafta,dün gece ve bu sabah hakkında.
O an genç kız bu akşamki tepkisini hatırlarken temkinli bir şekilde geriye yaslandı. Delikanlı bir yandan dikkatle onu izlerken diğer yandan da söze başladı:
-Sen haklıydın. Bu akşamki konuşmam kesinlikle saçmaydı ve hiçbir mantıklı açıklaması yoktu ama korkuyordum.
Hermione kaşlarını çatarken delikanlı gözlerini ondan çekerek devam etti:
-Ben, Draco Malfoy, seninle konuşmaya korktum. Ne düşündüğümü anlatmaktan ya da anlatamamaktan korktum ,sonuç olarak da seni hayal kırıklığına uğrattım.
Genç kız şaşkınlıkla ona bakarken genç adam gözleri hala boşlukta ve dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme dolaşırken konuştu:
-Ah evet, hayal kırıklığına uğradığını çok iyi biliyorum. Çünkü, ben bu yüzün her halini çok iyi biliyorum Granger.
Hermione yutkunurken delikanlı tekrar ona baktı. Genç kız delikanlının kusursuz yüz hatlarını izlerken diğeri hafifçe gülümsedi:
-Delirdiğimi düşünüyor olabilirsin ama gerçekten biliyorum. Bu okula geldiğimden beri baş düşmanım ve yakınındakileri her zaman izledim ki bu durum karşılıklı,sen de çok iyi biliyorsun ki. Siz benim için bizlerin yoluna taş koymaya çalışan ve durdurulması gereken üçlüydünüz ama bir şekilde bu değişti. Ne zaman ve nerede değişti bilemiyorum fakat en azından sana karşı savaşmak istemediğimi çok iyi biliyorum.
Genç kız kendini nefes almayı unutacak gibi hissederken içinde mavi pırıltılar dolaşan gri gözleri izleyerek mırıldandı:
-Bu yetmez.
-Bunun yetmeyeceğini çok iyi biliyorum, Granger. Kendimi tam olarak Yoldaşlık’a adamadıkça senin için bir şey olamayacağımı çok iyi biliyorum. Ama şu an elimden gelen fazla bir şey yok ve benim seninle konuşmaktan kaçmamın esas sebebi bu. Söylemek istediklerimi sana anlatamayacağım için konuşmanın bir anlamı olmayacağını çok iyi biliyor olmam.
Hermione ne cevap vereceğini bilmezken Draco devam etti:
-Kendimle ne kadar çok savaşmış olduğumu bilemezsin. Bunlar benim için o kadar yeni ki, yani sana bakarken sana lanet yollamayı istememek.
Delikanlı gülerek ona bakarken Hermione onun bu esprisine gülmeden duramadı. Daha sonra ciddileşerek konuştu:
-Bu durumun böyle kalmayacağını biliyorsun ama, bir yerden başlamak lazım.
-Bir yerden başlıyorum zaten ve seni ilgilendiren kısmı şu ki artık benim düşmanım değilsin, değilsiniz. Mümkün olduğu kadar uyumlu olacağım.
-Artık saldırmayacaksın yani.
-Bu hayatımın en önemli ve eğlenceli kısmıyken mi? Tabi ki hayır, sadece zararlı bir saldırgan olmayacağım.
İkisi de gülerlerken Hermione kollarını kavuşturdu:
-Bu uyum paketi başka neyi kapsıyormuş peki?
-Medeni bir şekilde kuracağımız iletişimi.
-Ah buna inanmak çok zor.
-Benim için hiçbir şey imkansız değil, Granger.
-Hermione’ye ne oldu?
-Bana senin için bu kadar medenilik bugünlük yetti.
Hermione başını sallayarak pek tabii derken delikanlı sandalyesini iterek ayağa kalktı:
-Şimdi Madam Pince’in benimle şiddet dolu bir iletişim kurmasına izin vermeden gitsem iyi olacak,iyi geceler Granger.
Genç kız gerisingeri dönerek yoluna giden delikanlıyı izlerken başını iki yana salladı,daha sonra hafifçe kolunu sıkarken bir hayal içinde yaşamadığına emin oldu. Draco Malfoy’a ne olmuştu böyle?


Aida koltuğunda bacaklarını toplayarak oturmuşken başını koltuğunun başlığına yasladı. Her gece olduğu gibi bu gece de yalnızdı ve beklediği gibi anılar yine zihnine üşüşürken ela gözlerini yavaşça kapadı.


-Severus şu iksiri sonunda yaptım sanırım.
Genç kadın neşeyle girdiği odada karşısındaki adamı görürken bir an durdu, bir yandan da neden daha temkinli olmadığını düşünürken asasına uzandı. Lucius Malfoy onun hamlesini izlerken ifadesini bozmayarak konuştu:
-Vay vay vay, Bayan Watson yana yakıla Severus’unu mu arıyormuş?
Aida gözlerini kısarak ona baktı:
-Kelime seçimleriniz oldukça ilginç, Bay Malfoy.
Adam gri gözlerinde onu küçümsediği her halinden belli olan bir ifadeyle ona bakarken yapay bir nezaketle konuştu:
-Sizi şaşırtabiliyorsam ne mutlu bana.
Genç kadın öfkeyle arkasına dönerek kapıya ilerlerken adam tekrar konuştu:
-Dikkatli olun Bayan Watson, dışarısı tehlikelerle dolu,bebeğiniz için zararlı olabilir.
Duyduğu cümlelerle olduğu yerde duran kadın elini uzatarak çoktan büyümüş karnına dokunduktan sonra adama döndü:
-Beni korkutamazsın Lucius.
Genç adamın ince dudakları bir sırıtışla kıvrılırken yanıtladı:
-Buna asla cüret etmem Aida.


Aida her şeyin çöküşe geçtiğini düşündüğü o günü tekrar yaşarken aniden gözlerini açtı,daha fazla düşünemezdi,hayır. O günü biraz daha hatırlarsa nefes alamayacaktı.




Draco ortak odaya girdiğinde Pansy dışında kimsenin olmadığını görürken genç kızın yanına ilerledi. Hafifçe öksürerek yanına geçerken genç kız hafifçe sıçrayarak ona baktı. Draco onun oldukça yorgun olduğunu fark ederken sordu:
-Neden uyumaya gitmedin?
-Seni bekledim.
Delikanlı gözlerini kısarken genç kızın beyazlamış yüzüne baktı. Onun ne kadar zamandır hayatında olduğunu hatırlarken onu böyle üzüyor olduğu için bir an kendinden nefret etti.
-Beni beklememelisin, Pansy. Hiçbir zaman.
Genç kız dudaklarına hüzünlü bir gülümseme yerleşirken o cümlenin gerçek anlamını çok iyi anlamış delikanlıya baktı:
-Son zamanlarda benimle hiç konuşmuyordun, Draco.
-Biliyorum ve bunun için gerçekten üzgünüm ama her şeyden haberim var, Pansy.
Pansy kaşlarını çatarken delikanlı devam etti:
-Babanın düşünceleri ve planları, bunların hiçbiri gizli kalmıyor Pansy ve ben de çareyi kendimi geri çekmekte buldum.
Genç kız başını iki yana sallarken yanıtladı:
-Tahmin etmeliydim.
-Böyle bir şey asla olmayacak.
Pansy onun sakin ama kesin sesiyle o an bu cümlenin doğruluğundan emin olurken başını yorgunca koltuğa dayadı:
-Biliyorum,biliyorum ama ona nasıl karşı koyacağımı bilemiyorum.
Draco da onun gibi geriye yaslanırken gözleri gri işlemeli tavanda mırıldandı:
-Bu aralar karşı koymamız gereken pek çok şey var anlaşılan.

masalcı
Admin

Mesaj Sayısı : 241
Kayıt tarihi : 25/08/08
Yaş : 33

http://bizimhikayelerimiz.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz